Sayfalar

16 Nisan 2019 Salı

NEREYE UÇUP GİTTİ SENSİZ İKİ SENE




Yaklaşıyor dedim, geliyor dedim haftalardır, keşke o günü atlayabilip, 17 Nisan'dan devam edebilsem hayatıma dedim ama olmadı, olmuyor.
Yine geldi ve yine o günün içindeyim işte.

Sensiz nereye uçup gitti koskoca iki sene derken, diğer yandan kafam çok bulanık. Çok karışık.

Çünkü sen iki senedir -bedenen- yoksun ama aslında o kadar varsın ki.
Seni sevmediğim, özlemediğim, düşünmediğim tek bir günüm bile geçmedi bu süre içinde.

Tek bir gün bile!

Hala her gece montuna sarılarak yatıyorum. 
Hala her gün fotoğraflarına bakıyorum.
Hala acı çekiyorum yokluğundan ama o acı eş zamanlı olarak öyle bir şeye evrildi ki, sen resmen omzumdaki koruyucu meleğe dönüştün bu geçen süre içinde.

Hayatın şu ya da bu nedenle ayağıma dolandığı, kalbimin kırıldığı, zihnimin öfkeye bulandığı, hatta en dibi gördüğüm anlarda bile, senin varlığın teskin etti beni.
Yanımda değildin belki fiziken, koklayamıyordum seni ama yine de sana sarıldım hayalimde de olsa ve hep kurtardın sen beni.

Belki gidişini kabullenemediğimden ve senden hiç kopmak istemediğimden zihnim iyice sana tutundu, belki de dünyada başıma ne gelirse gelsin, kim canımı ne kadar yakarsa yaksın, SENİN beni asla üzmeyeceğini, SENİN gerçek bir melek gibi elini üstümde tutacağını ve beni hep koruyup kollayacağını bildiğimden...

Dokunamamanın acısı çok derin ama hep yanımda olduğunu hissetmek paha biçilemez. 
Sen hiç gitmedin.

İşte bu yüzden bu lanet olası gün geldiğinde parçalanıyorum. 

Ne kadar dirensem de, zihnimi kapatmaya, düşünmemeye çalışsam da o günün anıları saklandıkları yerden fışkırıp, kalbime, beynime, ruhuma hücum ediyor.

Feci durumda olmana rağmen, son güne kadar seni kaybedeceğime ihtimal vermemişken, 16 Nisan 2017'nin ilk saatlerinde "Allahım, oğlum gidiyor mu yoksa?" düşüncesinin içime saplandığı o anlar,

Yatak odasına gidemeyip, salondaki kanepede hep beraber sabahladığımız, sürekli nefesini kontrol ettiğim o saatler, 
Sen uyumayı başarabildiğinde benim de azıcık dalışım ve sonra senin son sesinle uyanışım.. 

Sonrası kabus. 
Sarsıyorum, sarılıyorum, sıcacıksın, yumuşacıksın. Kokun aynı.
Deliriyorum, çığlıklar atıyorum, ama hepsi boş.

Giden gitmiş.

Saatler geçiyor öyle. Yattığın odaya girip çıkıp duruyorum, ağlıyorum, evin içinde ruhum çekilmiş gibi bir oraya, bir buraya gidiyorum. Her fırsatta dokunuyorum, soğuk da olsan, yüreğimi paralasa da patilerini, burnunu, elini, kolunu, her yerini öpüyorum çünkü biliyorum ki gelecek olan başka bir an daha var..

Ve o an da geliyor.

Nefes almıyor olsan bile karşımda durduğun o son anda, seni, onlarca rengarenk kır çiçeği ile sarıp, son kez öpüp, tüylerine son kez dokunup, yüzüne son kez bakıp, toprağa veriyorum.

Bir daha görmek yok, cansız da olsan bedenine dokunmak yok, koklamak, okşamak yok.

O toprak örtüsüyle birlikte bitiyor hepsi.

Yanından ayrılırken, arabanın motoru çalışıp da tekerlek döndüğünde, saniyeler içinde senden uzaklaşmaya başladığımda, seni oracıkta yapayalnız bırakıp gidiyor olma düşüncesi öyle bir patlatıyor ki suratıma, bağırmaktan sesim kısılıyor.

Sonrası çok zor, çok acı. 
Hayatımda ilk defa anlıyorum ki kalp gerçekten -gerçekten- acırmış.

Günler, haftalar, aylar geçiyor. 
Bazı günler hala içim koparak ağlasam da, içimdeki varlığın, dışımdaki acıya merhem oluyor. 

Her günü birlikte yaşıyoruz seninle iki senedir.
Birlikte gülüp ağlıyoruz her şeye.
Babana birlikte atar yapıyoruz ve birlikte seviyoruz,  Hodor'la, Faik'le birlikte oynuyoruz.

Kahvaltılar birlikte, uykular, uyanmalar hep birlikte.
Birlikte geziyoruz, okuyoruz, izliyoruz, kokluyor ve keşfediyoruz hayatı.

Her nefesim seninle birlikte.

Ama işte bu tarih, şu saatler çok zorluyor beni oğlum. Hatırladıkça içim daralıyor, kalbim sıkışıyor. Geçsin, gitsin, bir an önce bitsin istiyorum gün. 


Akşam mezarına geleceğiz, çiçekler koyacağız. Konuşacağız her zamanki gibi. Ben yine üstünden bitip çıkan otları seveceğim. 

Yine arabamıza bineceğiz, motor çalışacak, tekerlek dönecek.

Ve sonra evimize gideceğiz ve bu günü de atlatacağız, 
seninle birlikte.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...