Sayfalar

12 Eylül 2017 Salı

38!




B.k gibi sesim var.
Kendimi bildim bileli asla sesli şekilde şarkı söyleyemem. Yalnızken bile. Bugün ilk defa bunu yaptım. Üstelik kulağımda kulaklık varken ve o bet sesin nasıl çıktığını kendim bile duyamazken! Başka kim duymuştur umursamadan, alt balkonumda sesimin rahatlıkla ulaşacağı bir opera sanatçısı yaşarken, en sevdiğim şarkıyı kısmen de olsa bağıra bağıra söyledim!

Bu bir ilk.

Ve daha nice ilkler sokmayı düşünüyorum yeni yaşıma.

Gereksiz dikenlerimi söküp -bazıları gerekiyor- yerine çiçekler ekerek, kendimi her zamankinden çok ama çok daha fazla severek, hayaller kurarak ve onları tekeeer teker gerçekleştirmeye devam ederek, kalpten gülerek, hak edene en sağlamından küfür ederek -ama asabımı bozmayarak-, sanatla, müzikle, planlarımla, günlük telaşlarım, coşmalarım, saçmalamalarımla, canımdan çok sevdiklerimle her saniyeyi emerek, tatlı tatlı koklayarak yaşayacağım 38'imi.
38!
Ne ara? Ne çabuk?

İnsan inanamıyor. Neredeyse 40 oluyorum yahu, yuh! :)

Olayım. Sıkıntı yok. 40 olayım, 50 olayım, 60, 70 olayım, ne gam!
Yeter ki sevdiklerimle birlikte ve şimdiki gibi coşkulu olayım!

İyi ki doğmuşum! Vallahi!

Yeni yaşım çok hoşgeldin! İyi ki geldin!

1 Eylül 2017 Cuma

Game of Thrones Maceram (Spoiler İçermez)
















Benim için "Büyük lokma ye, büyük laf konuşma" sözünün karşılığı tek kelimeyle Game of Thrones dizisidir!
Neden mi?
Beni az çok tanıyanlar ya da yazılarımı takip edenler fantastik türde filmlerden ve kitaplardan çok da hazzetmediğimi bilir. 
Eski çağlar, yaratıklar, yoğun tarih teması açmıyor beni. Aynı şekilde bol cıv cıvlı, uzaylı, robotlu (ya da robota benzeyen her şeyli!) bilimkurgular da karşıma çıktığında, "Peki oldu o zaman, tanıştığımıza memnun oldum, hadi ben kaçtım!" diyerek anında sıvışıyorum!
Hoş, uzay teması sevmem deyip Battlestar Gallactica'yı taparcasına izledim, zombi filmlerinden nefret ederim deyip Walking Dead'e tüm hayranlığımla kucak açtım o ayrı.
Ancak daha önce şu yazımda detaylı olarak bahsettiğim, daha doğrusu isyan ettiğim üzere, ben artık sevmediğim tarzda film ve dizilere vakit ayırmak istemiyorum.
Hal böyle olunca, ismi, cismi, konusu, afişi de olmak üzere hiçbir şeyiyle benim tarzım olmayan Game of Thrones için "ASLA İZLEMEMMM!" bayrağını açtım evde.

24 Ağustos 2017 Perşembe

DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN MELEĞİM




Bugün senin doğum günün ama ben senin hangi gün doğduğunu bilmiyorum aslında.
Kaç yıl yaşadığını,
ve kaç yaşında öldüğünü de.

Bildiğim tek şey, yedi sene önce bugün, tam da bu saatlerde - akşam beş suları -, naneli limonatalarımızı  içerek, sürekli saati kontrol ederek, arka masada oturan çiftin konuştuklarına kulak kabartarak - heyecandan ne yapacağımızı bilemiyorduk çünkü!-  seni bekleyişimiz ve Gümüşlük kumsalının kenarından, yabancı bir adam ile kadının elinde, sevimli bir tüy topağı halinde bize doğru yürüyüşün, seni gördüğüm anda elimin ayağımın çözülüşü, "Ay geliyor Gökhan, geliyor!" deyişim ve bize 'teslim edilişin'.

Hayatımın en güzel, en şaşkın, endişeli, heyecanlı, keyifli anı.

Seni ilk görüp, "Ben bu köpeği sahipleneceğim" deyişimin üzerinden dokuz gün geçmiş ve işte yanımızdasın! Tasmanı elimize tutuşturup gittikleri anda, biz üçümüz baş başa kaldığımız anda başladı o 'güzel hayat'.

2 Nisan 2017 Pazar

"FELICITA"

Bir bakıp çıkmaya geldim. :)
Yazacak çok şey var, çok. Bazılarını yoğunluktan yazamıyorum, bazıları da sırasını bekliyor. 

Hayatımın içinde çok ama çok özel bir yere sahip olan ve benim için anlamı çok büyük olan sevgili Felicita'mın Youtube linkini şuraya bırakayım istedim.

Ve son söz: Mutluluk kimsenin tepesine zembille inmiyor. Onun için çaba göstereceksin. Hele de günümüzün koşullarında.
İçini asla karartmayacaksın, özellikle hassas, duygusal bir insansan.

Bakacak ve görmesini bileceksin. Her detayı. Her kokuyu. Her dokunuşu, sesi. Her şeyi... İnsanların büyük kısmının fark bile etmediği birçok şeyden sen kendi cennetini yaratacaksın.

İşte o zaman geliyor mutluluuk.

Dedim ya, yazacak çoook şey var. :)
Şimdilik bu kadar olsun.






Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...