Sayfalar

8 Temmuz 2012 Pazar

Pembe Meyhaneler




























Geçen gece bir iki bira açmış demlenirken, fonda da içli içli şarkılar çalarken aklıma filmlerdeki - özellikle de Yeşilçam filmlerindeki - efkar sahneleri geldi. 
Nasıldır hani, adamın tepesi bir şeye atmıştır, soluğu meyhanede alır. Donatır sofrasını, gelir rakılar, gider mezeler, fonda mırıl mırıl şarkılar... Şöyle hafif kambur oturur, bir eli mutlaka rakı bardağındadır, bırakmaz hiç onu. Ama bir dolar, bir boşalır o bardak. Her yeni dublede daha da efkarlanır adam. Ara sıra mekandaki dostları hatırını sorar, meyhane sahibi tanıdıktır, o da hal hatır sorar... Zaten ortamdaki herkes kendisi gibi gamlı baykuştur. Ama adam yalnızdır, tek oturur. Saatler geçer, kaykılır iyice sandalyesinde... Daha içme istersen der dost meyhane sahibi... Doolduuur der adam. Düşünür de düşünür, ağzı burnu bir tarafa kayar, sorunlarını çözemez o masada belki ama gevşer, dağıtır efkarını...En önemlisi de , rahattır orada. Kimse karışmaz haline, yan gözle bakmazlar dağıtmışlığına. Hani belki en sonunda mekan kapanırken bir iki dürterler o kadar... Belki bir iki kominin yardımıyla, belki de yalnız başına yana çektire çektire evinin yolunu bulur sonunda adam.

Yapsın, helal olsun amcamıza, abimize, lafımız yok... Ama... Evet bir ama'sı var bunun. Benim aklıma düşen şey bir adamın meyhane gecesini nasıl geçirdiği değildi. Benim aklıma takılan, bizim - kadınların yani - neden böylesi bir Yeşilçam'dan fırlama geceden mahrum kaldığımızdı!... 

Evet. Bizim böyle bir şansımız yok kadınlar olarak. En modern barda bile tek başına içmeye kalksan, hemen çakallar üşüşür tepene. Ben eskiden Taksim'de yalnız içmek istediğim zamanlarda imdadıma defterim yetişirdi mesela. Açar defterimi yazar da yazardım saatlerce. Zaten amacım da oydu. Kimse yanaşmazdı tabii. Ama gözlerim yoruldu, şu kalemi bırakayım da etrafımı bir seyredeyim desem, ı-ıh, mümkün değil. Anında pis pis bakarlardı.
Ama kardeşim ben sırf yazı yazmak için mi gideceğim içkili mekanlara tek başıma ?! 

Tüm bunları düşününce aklıma sadece kadınların girebileceği meyhanaler geldi. Tepesi atan gelsin kardeşim. Erkek yok. Ama bolca erkek muhabbeti ve çekiştirmesi olabilir. Erkekten canı yanan, kocasına, sevgilisine bozulan buyursun! Ama  illa bir adama küsmek mi lazım buraya gelebilmek için, tabii ki hayır! Kapı her kadına açık.
İstediğin kadar iç, ağla, çılgın kahkahalar at, sandalyende kaykıl. Eteğin açılsın, frikik ver sorun değil. Makyajın aksın, saçın dağılsın. Çok mu kızdırdı adam seni, bas küfürü. Küfür eden kadını ayıplayan bir erkek olmayacak nasılsa  yakınında. Ayakların mı şişti, çıkar topukluları, uzat ayağını yan sandalyeye. Gelsin rakın, mezelerin. İster yalnız otur masanda, ister arkadaşlarınla. 
Şu hayatında bir kere de sen efkarlıyım ulenn de, doldur aslanımm de yahu, fena mı? Hoş, garsonlar da kadın olacak tabii, doldur ablaa dersin sen de, ne olmuş yani.
Evet, böyle yerler istiyorum ben şahsen. İşletmeciler lütfen dikkate alın bunu. Pembe meyhaneler olsun bunlar. Pembe otobüsler yapıp kadınların gururunu hiçe saymayı düşünen adamlara inat, pembe meyhanelerimizde içip coşalım!

Yalnız şöyle bir durum var, bu mekanların adreslerini sadece ve sadece kadınlar bilmeli. Devlet sırrı gibi saklanmalı bu adresler. Amman ha erkekler duymasın! 
Çünkü duyarlarsa, mart kedisi gibi üşüşürler kapıya vallahi! 
Tüm keyfimiz kaçar, yazık olur!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...