Sayfalar

17 Temmuz 2012 Salı

Efes One Love, Özgürlük ve Çelişkiler



Efes One Love Müzik Festivali'nde bira içilmesinin yasaklanması günlerdir konuşuluyor, sosyal medya kaynıyor, her kafadan başka başka sesler çıkıyor.
Organizatörler, ruhsatını kullandırmayan festival mekanları, Eyüp halkı, belediyesi, festival katılımcıları, dışarıda bira içenler, satanlar, bu konuyu yazanlar, çizenler hakkında konuşuldu da konuşuldu. 

Kimisi tek derdiniz bu mu kaldı dedi, kimisi oh ne iyi oldu kafirlere dedi, kimisi de bira içip içmemek bu kadar önemli mi dedi.

Ben bu konuda uzun uzadıya yazmak niyetinde değilim çünkü zaten uzun uzun söylenecek bir şey yok, her şey çok net ve basit.

Yasaklayanların ve yasaklatanların konumu ve zihin yapıları belli zaten. Ben daha çok aydın geçinen ama  festival katılımcılarının sırf biralarını  içeride içemediler diye ortalığı ayağa kaldırdıklarını düşünen zihniyete takmış durumdayım. İnsanlar birasının değil, uğradığı haksızlığın peşinde. Bu bir bira içip içememe meselesi değil ama birçok kıt akıllı ne yazık ki bunu anlamakta güçlük çekiyor. Ya da, her şey su gibi ortadayken anlamak işlerine mi gelmiyor bilemiyorum artık.

Sadece soruyorum:

Bir gün, yapmaktan/sahip olmaktan/söylemekten/yaşamaktan vs. en keyif aldığın şeyin sana sorulmadan elinden pat diye alındığını hayal et. 
Kulağındaki müziğin, evindeki köpeğin, altındaki eteğin, sevgilinle el ele yürüme keyfinin, sanatsal aktivitelerinin, evindeki şarabın, biranın, şarkılarının, yaptığın sporun, izlediğin filmin, bindiğin otobüsün, saç renginin, şeklinin, burnundaki küpenin, saçındaki örgünün ve dilindeki sözün. 

Hadi bakalım düşün şimdi, kendi günlük yaşamında sahip olduklarından kaç tanesini feda edebilirsin? 

Düşün düşün. Kimseye bir zararı olmayan ve senden başka kimseyi ilgilendirmeyen, her gün düzenli olarak yapmaktan keyif aldığın şeyleri düşün. Mutluluğun için, sağlığın için, güzel bir hayat yaşamak için yaptıklarını, sahip olduklarını, günlük yaşamının o minik parçalarını bir düşün. Onları yarın pat diye elinden alsınlar da göreyim seni! 
Çünkü yavaş yavaş sıra onlara da geliyor. Bunu göremeyenin ya yüzü başka tarafa dönüktür, ya zekası yeterli değildir (ki o zaman yapacak bir şey yok) ya da duyarsız ve umursamazdır. Bana dokunmayan yasak bin yaşasıncıdır. 
Devam edin siz. Modern geçinin, aydın geçinin ama resmin bütününü göremeyin siz daha. 


Şimdi insanları sadece bira için yaygara kopartmakla suçlayanlar, yarın işin ucu acı acı kendilerine dokununca bakalım ne diyecekler? 
Bir şey demeye yüzleri kalacak mı acaba?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...