Sayfalar

25 Aralık 2011 Pazar

Pazar gibi pazar yaşamak!

İşlerimi evden yürütüyorum. Bu nedenle benim pazar günüm yok. Yeri geldiğinde bana her gün pazar, bazı zamanlarda ise her gün pazartesi! Kısacası, cumartesi ve pazar günleri ofis çalışanları gündüz sokakları istila edip, gece de trafiği felç ederken ben genelde evimde çalışıyor oluyorum. Onlar ofiste saat sayarken ise ben tenha sokakların tadını çıkarabiliyorum. Hal böyle olunca da haftasonu keyfi, pazar miskinliği ya da pazar kahvaltısı gibi haller bana uzak. 
Tı! 
Bugün - ne tesadüftür ki senenin son pazarına denk geldi- sonunda diğer insanlarla aynı ruh halini ve muhtemelen aynı yayılma pozisyonlarını yaşadım! Ama dediğim gibi tamamen tesadüf eseri!

Bugün bomba gibi çalışacaktım. Hayalim bu idi. Sabah sekizde kalkıp kendimi dışarı attım, günlük yürüyüşümü yaptım. Her sabah düzenli yürüyen ablalar kocalarına pazar kahvaltısı hazırlamakla meşguldüler herhalde ki bir tanesi bile yoktu piyasada. Bir koşan abi, bir de ben. Ve sonradan dökülen birkaç kişi daha. 

Normalde hayalet gibi çıkarım yürüyüşe, turları döndükçe açılırım ve eve gelince zımba gibi olurum.
Bugün ise aksine, olduğum yere zımbalanmış gibiydim. Yürüyüş bitti, kendime gelemedim. Oğlumu çıkarıp gezdirdim ama ı-ıh. Çalışma isteği ve gücü gelmiyor bir türlü!.. 

Birkaç gündür de çok koşturdum ve yoruldum, adam gibi dinlenemedim de. Beden alarm çanlarını çalıyor!.. 

Amaan dedim sonunda, boşver off gün olsun bu. Dinlen iyice. 
Ve ondan sonra ooof of, bir rahatladım ki sorma gitsin! 
























Hani filmlerde aşık çiftler bozuşup ayrılırlar bir süre ve o süreçte eski günlerini düşünürler, biz de bunu kare kare  izleriz ya.. Ben de aynen o tatta kareler yaşattım kendime, yavaş çekim keyfiyle...!

Kahvaltıyı diğerlerinin pazar kahvaltısı gibi uzun uzun yapmadım çünkü bu benim için zaten sıradışı olmayacaktı. Ayak üstü atıştırdım ve sonra elimde sıcacık kahve ile hooop tekrar yatağa!... 

Kahvenin yanında yiyebileceğim tek bir adet muffinciğim vardı ve oğlum da dilenmek ve taciz etmek için ve hatta bir anlık boşluğumu yakalarsa çalabilmek için hemen dibimde bitti! Ben alelacele yedim muffinimi, oğlum da umudu kesince serilip yattı yanıma.

Netbookumu kucağıma koydum ve yumuşacık yorganın altında sıcacık kahvemi içerken internette gezinmenin, bir şeyler okumanın tatlı mislinliğini yaşadım. 

Sonra maymun gibi bir iştahla kitaba saldırdım. Onu da büyük bir keyifle okuyordum ki...Uyumuşum! En son ne zaman gündüz vakti yatakta kitap okurken uyuyakaldığımı hiç hatırlamıyorum. Dünyanın en tatlı uykularından biri olsa gerek! 

Sonra uyanmak ve o gün canım ne isterse onu yapabileceğimi kendine tekrarlayıp, yataktan çıkmamaya karar vermek... Gerinmek, yüzümü yastığa gömmek, tekrar gerinmek, gevşemek...

Yataktan çıktığımda ise mutfağa dalıp 3,5 çeşit yemeği - sofraya yetiştirme telaşı olmadan- sadece keyfim için yayıla yayıla yapmak, mutfağın içinde kelebek gibi uçuşmak! (Yemek yapmaya bayıldığım için rahat zamanda yemek yapmak benim için keyif sayılıyor.)

Ardından kanepeye kurulmak,üstüme battaniyeyi çekmek... Oğlumu kanepeden kovmak, sevgilimi ayaklarımla tepmek ve iyice yayılmak! Birlikte, yeni gelecek filmlerin fragmanlarına göz atmak.. 

Çok sevdiğim ama ne zamandır okumadığım birkaç blogu okumak rahat rahat...
Oğlumun akşam gezdirmesini sevgilime havale ettikten sonra kanepeyle iyice tek vücut olmak... Işıl ışıl yanan yılbaşı ağacımı seyrederek gömülmek de gömülmek ve çay içmek.

Bunları hiç mi yapmıyorum? 

Tabii ki yapıyorum ama home-ofiste çalışanlar çok iyi bilirler; iş ve ev iç içe oldu mu, insanın zihninde de bu ikisi iç içe oluyor. Günü dışarıda geçiriyorsan problem yok. Ama evdeysen, çalışırken kanepe seni çeker, kanepeye uzandın mı da, şu işi de mi yapsaydım dersin. 

O nedenle bugün benim yaptığımı yapmak lazımmış. Bugün tatil günü kardeşim! Yayıl. 

Bir de bugün pazar ya, sanırım havaya diğer miskinlerin keyfinin ve tembelliğinin enerjisi sinmiş! Ben de bugünü tatil ilan ettim ya, o tatlı enerji hemen gelip beni de esir etti. 

İyiki de etti!

Bütüüün gün yayıldım. Pelte gibi oldum.

Kanepemin şeklini aldım. Gönül ister ki hep o şekilde kalayım. Olamıyor tabii...

Ama en azından senenin son pazarını ben de pazar gibi yaşadım!



2 yorum:

  1. Gene döktürmüşsün canım.En sıradan bir konu bile bu kadar mı çekici bir tatta ifade edilebilir,valla bravo sana...Zerrin..

    YanıtlaSil
  2. Canım çok teşekkür ederim, beğenmene çok seviniyorum!

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...