Sayfalar

13 Aralık 2011 Salı

Köpek Olabilmek


Köpek olmak, daha doğrusu bir köpek olarak dünyaya gelmek kolaydır. Bir dişi ve bir erkek köpek sokakta karşılaşır ve koklaşırlar. Anlaşırlarsa - ki dişi müsaitse genelde anlaşırlar - kenetlenip pıt pıt pıt çiftleşirler ve 2 ay sonra o pıt pıtın ürünü olarak yavru köpekler dünyaya geliverir!.. Köpek olmak işte bu kadar kolaydır.

Peki köpek olabilmek kolay mıdır acaba? Siz köpek olabilir misiniz? Buna gücünüz yeter mi? Kalbiniz, ruhunuz, karakteriniz köpek olabilecek kadar yüce mi?

Açıkçası ben kendi adıma tam anlamıyla köpek olabileceğimi düşünmüyorum. Çevremde de %100 bunu başarabilecek bir insan tanımıyorum, çünkü biz insanlar - en iyimiz bile - asla %100 mükemmel değiliz, olamıyoruz. Bir köpeğin seviyesine ulaşabilecek yücelikte bir insanoğlu yoktur dünyamızda, doğamıza aykırı çünkü.

Köpek canlısı dünyaya inanılmaz bir sevebilme kapasitesi ile gelir.  Ve ne tuhaftır ki bu sevgisinden en büyük payı da insan canlısına verir. Bir insanın diğer insanı sevemeyeceği kadar çok ve derinden sever bir köpek bir insanı. Ve beni hala çok şaşırtan şey ise; bu sevginin büyüklüğü ve hiç bitmiyor, azalmıyor oluşu. Bir köpek bir insanı sevmekten hiç bıkmaz. Neden diye soruyorum kendi kendime bazen. Neden? 

Neden sevmekten vazgeçmiyorsunuz bizi? 

İnsanlar köpek kelimesini hakaret olarak kullanır.. Birbirlerine aşağılık köpek, adi köpek, itoğlu diye küfrederler. Ama insanlar onları bu kadar iki paralık görse de, köpek insanı sevmeye devam eder. Hangi insan kendini bu kadar aşağılayan, kendine küfreden başka bir insanı sevmeye devam edebilir ki?

İnsanlar köpekleri kullanır, çalıştırır. Önlerine ölmeyecekleri kadar kuru ekmek atarak. Güneşin ya da karın, soğuğun altında kısacık bir ipe bağlayarak. Köpek yaşlanıp çalışamaz hale gelince ya da hastalanınca da ya öldürürler ya da basarlar tekmeyi, atarlar sokağa. Köpek insan canlısını yine de sever. Bu yemek niye az demez, niye beni bu kadar yoruyorsun demez. Atılınca, neden bana bunu yaptın diye sormaz.  Hangi insan - böyle şartlar altında çalışmayı kabul etse bile - patronun gözünün içine sevgi ve sadakatle bakmaya devam edebilir? 

Anneler çocuklarını köpeklerden kaçırırlar. İğrenirler, cıss dokunma, pis, mikrop, ısırır derler. Oysa bir köpek bir çocukla oynamak, onunla arkadaş olmak için can atar. Bir köpek bir çocukla dost oldu mu, o çocuğun dünyası artık bambaşka bir yere dönüşür. O andan itibaren o çocuk iyi bir insan olmaya ve gerçekten gelişmeye başlar. Bir köpek arkadaşa sahip olabilmek aslında bir çocuk için çok büyük şanstır. Bir çok kişi bu şansı kaçırır. İnsan canlısı kendisinden tiksinse de, köpek onu tüm kalbiyle sevmeye devam eder. 
O anne sıfatıyla gezen kadınlar ise geleceğin sevgisiz, ruhsuz ve büyük ihtimalle de karaktersiz bireylerini büyütmeye devam ederler.

Bazen de yaz tatili hediyesi olur köpekler. Aile çocuğa oynasın diye alır yazın. Köpek oyuncak olduğunun farkında değildir tabii, ailem oldu, yuvam oldu diye sevinir, yazık. Çok mutlu olur. O kadar mutlu olur ki, bunu o pırıl pırıl bakan gözlerinden okuyabilirsiniz. Hayatta en çok istediği şeye sahip olmuştur çünkü. Evin çocuğuyla dost olurlar, kardeş olurlar. Sonra sonbahar gelir ve köpek kendini sokakta bulur. 

Bir anda!...Bir başına. Aç. Ailesiz, yuvasız. 
Soramaz niye beni terk ettin diye. Ama çok üzülür, çok!... Travma yaşar.Yine de insanlara güvenmeye devam eder. 

Sebepsiz ve açıklamasız terk edilen hangi insan yeniden güvenmeyi başarabilir? Ve dostunu bir anda kaybeden çocuk.. Hayatının her döneminde, kendisi farkında olmasa bile, hep bir kaybetme korkusu içinde yaşayacaktır. 

İnsan canlısı bir köpeği öldürmekte hiç sakınca görmez, umurunda bile olmadan alabilir bir köpeğin canını, sanki o canı kendi vermişcesine rahat... Ama bir köpek, dost olduğu insanı koruyabilmek için yeri geldiğinde kendi köpek arkadaşlarını bile kovalayabilir, hatta onlarla kavga edebilir. Çünkü o, insan denen canlıyı, kendini tehlikelere atabilecek kadar, hatta belki canını verebilecek kadar sever. 

İnsanoğlu köpeklere işkence eder.

Bir köpeğin en iyi bildiği şey insanları sevmektir. Ve insan denen canlı kendisini bu kadar seven bir canlıya gönül rahatlığıyla işkence edebilir. Döver, dövüştürür, sokağa atar, tecavüz eder, sopayla vurur, arabayla ezer. Kaynar su döker. Gözlerini oyar. 
Ama o köpek var ya o köpek! Kalan tek gözüyle bile sevgiyle bakar insanoğluna!

Ama gel gör ki ben artık rahatça bakamıyorum onların gözlerinin içine. Onlara bunca kötülüğü yapabilen insan ırkına dahil olduğum için feci utanıyorum. Onların gözünde insan olmaktan gerçekten utanç duyuyorum. Ve onlar tüm bu kötülüklere rağmen bizden vazgeçmedikleri için fena halde eziliyorum. Suçlu hissediyorum. 
Sonra şunu düşünüyorum: İnsan olan bizsek, o diğerleri başka bir tür olmalı. Bir tür çürümüş grup.. Hatalı üretilmiş bir seri. Defolu insan soyu.

Ha ama eğer onlar insan ise, işte o zaman vay halimize! İnsan olmak bir erdem değil, bir hakaret sayılır o zaman, haksız mıyım? 

Keşke köpek olsaymışım o zaman!... 

Kötü muamele görürdüm belki ama en azından ırkımdan utanmazdım. 

Aksine başım dik, sevgi vererek yaşar, gurur içinde ölürdüm.

Ama malesef köpek değilim. Köpek olabilecek kadar yüce de değilim. 

Sadece onları çok ama çok seven bir insan canlısıyım. 
Ve onlardan diğerleri adına çok özür diliyorum. Gerçekten çok üzgünüm.



Fotoğraf: Laura Morariu  http://www.sxc.hu/photo/1123262

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...