Sayfalar

18 Kasım 2020 Çarşamba

Bugün Salı

Şu anda, tam şu anda, monitörüme ve yazdığım bu kelimelere, şaşkınlıkla, biraz da alnımı buruşturarak bakıyorum. Aslında biraz değil, oldukça buruşturuyorum alnımı sanırım şu anda.

İki dakika önce, balkondaydım. Zaten çalışmadığım zamanlarda genelde balkonda oluyorum. Ya da şanlıysam kanepemde. Ama bu gece yine balkondaydım işte. Pek de şanslı değilmişim demek ki. Niyeyse.

Sürekli yazıyorum. 

İçimden, dışımdan, sağımdan, solumdan geçen, bana değen, çarpan, düşüren, kaldıran, teğet geçen ya da geçemeyen her şeyi, yazıyor da yazıyorum çok uzun zamandır. Hep defterlere. Kağıttan sayfalara. Kalemlerle.

Kaç defter, kaç kalem bitti saymam, hesaplamam artık mümkün değil.

Hep kendi kendime, kendi içime akıyor tüm o kelimeler. Aylardır, belki yıllardır.

Ama bir de burası var.

Tam burası.

Yıllardır yazdığım kelimelerin birileriyle buluştuğu yer. Kiminle, ne zaman buluşuyor bilmiyorum. Ama çok kişiyle buluştuğunu biliyorum. 'Bir anda' içimden geçiverip buraya dökülüveren cümlelerim...

Teşekkür ediyorum okuyanlara, yıllardır.

Teşekkür ederim sana, eğer tam şu anda bunu okuyorsan. Hoşgeldin.

Ve..

Ben de hoşgeldim. 

En büyük teşekkür belki de bana. 

En azından bu gece bana, burada olduğum için. Olabildiğim için.

.

.

Balkondan kalkıp salona geçtiğim, geçebildiğim için.

Balkonda mutluydum oysa bu akşam. Her zaman olduğum gibi.

Hava çok serindi ama keyifliydim, hırkama ve polarıma sarınmıştım, bulutları uğurlamış, akşamı geceye çevirmiş, bir bira açmıştım.

Çok çalışmıştım çünkü bugün. 

Yine.

Gözlerim cızırdarken paydos etmiş, kanepede Netflix yaparım derken, balkon masama vuran güzelim güneşi görmüş, bir anda, maskemi takıp markete koşturmuş, spontan şekilde birkaç tane bira kapıp, balkona kurulmuştum.

Eskiz defterimi ve kalemlerimi de çıkarmıştım yanıma, bir iki çizik atmanın dışında bir şey yapmayacağımı bile bile.

Yapacağım tek şeyin, elimde o bira ve kulağımda 'o müziklerle' bulutlara bakarak günü batırmaktan ibaret olduğunu bile bile.

Sonra da arkadaşlarımla yazışacağımı, telde - belki de saatlerce- konuşacağımızı ve hep beraber alayına saydıracağımızı bile bile.

Dostlarımla konuşmak, dertleşmek iyi geldi. Her zamanki gibi.

Diğer yandan, günlerdir tarifsiz bir doluluk içindeydim ben. 'Dim' demeyeyim, çünkü geçmiş değil.

Nedeni, niyesi çoğunlukla 'pandemi ve gelecek' kaynaklı, içime dolan, bazen içimden taşan bazen de boğazıma tıkılıp kalan bir acayip sıkışıklık. Belirsiz.

Ve yazmak istedim. Yaza yaza akıtmak istedim.

Defterlere değil. 

Buraya.

Ama içimde dolan o ne idüğü belirsiz şeyi akıtmak da değildi ihtiyacım olan, sadece, salt, yazmaktı. Konudan, gündemden, iç sıkanlardan bağımsız, sadece 'bir şeyler' yazmak...

Yapamadım. 

Hep bir konu üzerine yoğunlaşmaya çalıştım sanırım. Malum, şu ya da bu, "yazı konusu"! 

Mükemmel peşinde koşan insanlara duyduğum alaycı tavır, işte gelip benim popoma şaplak (şaklak mıydı, neyse) patlattı sonunda.

Planlamaya çalıştığım, hayal ettiğim, olmasını kurguladığım yazıyı/yazıları yazana kadar, geçti vakit, gitti zaman, puf!

Geçmiş olsun.

Ama ben yazmak istiyorum.

AMA BEN YAZMAK İSTİYORUM.

Konusu planlanmış yazıları beklemeden de akmak istiyorum. Çünkü buna ihtiyacım var. Buna neden bunca ihtiyacım olduğu, belki başka yazı konusu olabilir. Olacak da.

Ama işte şimdi, bu gece, balkondan kalkabildim. 

Bilgisayarımın başına oturabildim.

Biramı aldım yine yanıma. Kedim arada gelip bana sürtünüyor. Kulağımda yine Pinhani.

"Şu anda, tam şu anda, monitörüme ve yazdığım bu kelimelere, şaşkınlıkla, biraz da alnımı buruşturarak bakıyorum." diye başlamışım yazıya çünkü ne yazacağımı bilmiyordum.

Şimdi, bilgisayarımın başından mutlulukla kalkacağım. 

Edebi bir metin mi döktürdüm buraya? Hayır.

Ama haftalardır içimde sıkışıp kalan düğümü çözdüm, o olsun, bu olsun, mükemmel olsun demeden, işte içimden ne geldiyse döktüm.

Zaten bugün de öyle vasat, sıradan bir salı gecesi değil mi?

Cumalara, cumartesilere alkışlar tutulan şu hayatta, gariban salıdan ne beklenir ki.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...