Sayfalar

13 Eylül 2013 Cuma

Konsomatris Paket


Bodrum'daki standımı iki yıl önce kapattığım için yaptığım bazı ürünleri annemin standına gönderiyorum, kendininkilerle beraber satıyor sağ olsun.
Bu sene Bodrum'a gidemedim ve ürünlerimi buradan yapıp gönderiyorum.

Ara sıra en güvenilir taşımacılık olan "baba kargo" ile yolluyorum. Yani Bodrum'a gittiği zamanlarda babamın arabasıyla ya da her ne ile gidiyorsa onunla. Hiç sıkıntı yaşamadım.
Bazen de bildiğiniz kargo şirketlerini kullanıyorum, 1-2 günde yerine ulaşıyor. Hadi olsun en fazla 3 gün. Onlar da hiç üzmediler beni.

Geçenlerde ise bürosu evime daha yakın olduğu için PTT Kargo ile yollayayım dedim ilk defa. Hem daha ucuz oluyormuş hem de o da en fazla 3-4 günde yerine ulaştırıyormuş.
Böyle dediler.

Daha ucuz olduğu doğru ama hepi topu 5-6 lira fark etsin.
3-4 günde göndermelerine gelince...
Orada durun bir.
Hatta durmakla kalmayın, PTT KARGO tabelasını gördüğünüz yerde hiç arkanıza bakmadan koşun, kaçın, uzaklaşın oradan!
Şöyle ki;
Bundan tam on beş gün önce, bir salı günü, içi ürünlerimle dolu paketimi Bodrum’a gönderilmek üzere ellerine teslim ettim. Hafta sonuna orada olur, en kötü ihtimalle pazartesi. dedi adam. Sinirim bozuldu, salı günü yolladığım paketin bir sonraki pazartesiye yerine ulaşacağını duyunca. Ama ödemeyi yapmış bulundum, neyse bari, bu da böyle olsun dedim.
Aslında benim o pazartesiyi öpüp öpüp, hatta sevip okşayıp başıma koymam gerekirmiş!

Çünkü değil pazartesi yerine ulaşmak, on beş gün oldu, paketim hala konsomatris gibi bir orada bir burada dolaşıyor!

Ben teslim ettikten iki gün sonra İzmir'e ulaşmış paket. İyi bari dedim, iki güne de Bodrum'da olur herhalde. diye düşündüm.
Halt etmişim!
Neden mi?
Çünkü İzmir'den çıkan paket, özlemime dayanamamış olacak ki, hoop İstanbul'a geri dönmüş!
Duyunca kulaklarıma inanamadım. Neredeymiş, gidip alayım, diğer kargolarla göndereyim.. dedim anneme. Yok dedi, merkezdeymiş, oradan tekrar Bodrum'a gönderilecekmiş.
İşe bakar mısınız? Bodrum'a gönderdiğim paket bumerang gibi İstanbul'a geri geliyor!

Sonra tekrar günlerce bekle ki paket Bodrum'a gitsin. Hala gitmeyince de takip numarasından baktım ki ne göreyim, aman yarabbi, paket buraya, evimin dibindeki ilk yolladığım büroya dönmüş yine ve üstelik birkaç gündür burada bekliyormuş!
Hemen aradım büroyu, yarın gelip alacağım sakın bir yere göndermeyin dedim. Tamam dedi, tek başına çalıştığı için burnundan soluyan kadın.
Bir yandan sinirimden tepiniyorum, diğer yandan kaybolmadığına şükretmeye çalışıyorum çünkü içinde onca emeğim var.

Ertesi gün koştur koştur soluğu büroda aldım. Gerçekten bankonun arkasında tek bir kadın, bedbaht halde, sıkkınlığı saçına başına bile yansımış. Önünde de bir yol boyu kuyruk, gıdım gıdım ilerliyor.
Tabii ben de ayakta dikilip bekledikçe kendimi dolduruyorum, çünkü gerçekten çok sinirlendim düştüğüm duruma. İçimdeki sesler konuşup duruyor:

Ses 1: Hem mağduruz hem de bir de kuyruk çekiyoruz burada işe bak! Yok yok, paramı geri isteyeceğim, versinler geri.
Ses 2: Mağdursun doğru da, boş ver isteme parayı, üç kuruş için muhattap olma şimdi.
Ses 1: Ben üç kuruşunda değilim! Düştüğüm durumdayım. Hizmet veremediysen o zaman parasını geri vereceksin.
Ses 2: Boş ver sen yine de geri isteme, sonra bak kuyruktakiler de çingene demesin sana.
Ses 1: Çingenelik değil bu, hakkını aramak. Eh ama peki, parayı istemeyeyim. Ama sağlam bir çığırayım şu kadına. Bir de apağır kutuyu geri taşıyacağım hay Allahım!
Ses 2: Çığırma konusunu da çok abartma istersen. Sonra buraya tekrar işin düşebilir, sonra ben orada olay çıkardıydım diye çekinip anasının nikahındaki şubelere seğirtmek zorunda kalma.
Ses 1: Doğru aslında ama hiç mi sesimi çıkartmayayım yahu? Mağdurum ben mağdur!
Ses 2: Olsun...Şimdi de mağrur ol o zaman.
Ses 1: Hay ben senin kelime oyunlarınıı!...

Derken önümdeki kadın başka bir kadınla sıra kavgasına tutuştu. Bir gürültü, patırtı. Bedbaht memurun iyice alı moruna karıştı.

Ses 2: Sen hiiç ağzını açma, bunlardan alamadığı hıncı senden çıkaracak yoksa.
Ses 1: Hmm. Evet. Peki. Susayım en iyisi.

Sıra bana geldi. Paketimi alacağım, ama yine de ne kadar mağdur olduğumu arka sıralardakilerin de duyacağı şekilde belirteceğim ki kıssadan hisse olsun onlara da. Sonra da paketimi kucaklayıp tabanları yağlayacağım ve arkama bakmadan kaçacağım oradan! Yeter ki ürünlerim ellerinden kurtulsun artık!

İsim? Soyad? TC kimlik?

Bedbaht memur: Eveet...Sizin kargo dün geri gönderildi.
Ben: ?!? Nasıl? Ee ben sizi aradım, göndermeyin, alacağım dedim ya!
Bedbaht memur: Turgutreis PTT'den resmi yazı geldi, hemen buraya gönderin diye, ben de yolladım.
Ben: Ne zaman yolladınız?
Bedbaht memur: Dün.
Eh pes! Yerine ulaşması gerekince mıyıl mıyıl kamlubağa, ama ben gelip almak isteyince tavşan gibi kaçıvermiş!

Dolaptan bir kağıt çıkartı kadın, burnuma uzattı.
Eh gitmiş artık yapılacak bir şey yok.

Ben: Peki ne zaman varacak oraya?!
Bedbaht memur: Bilemiyorum ben.
Ben: Bir sürü para kaybettim sizin yüzünüzden! (Rahat durur muyum, illa azıcık çingenelik yapacağım.)
Bedbaht memur: Kutunun içinde bir sürü para mı vardı?!
Ben: Hayır, öyle değil, ürün vardı, satılacaktı bu arada, ay amaaan neyse ya! Öff.

Dedim ve elime geri tutuşturduğu kargo takip kağıtçığımla, Hıh! Devletin işi! deyip bir hışım çıktım oradan.

Hayır, işin can sıkıcı yanı, ben bazı ürünlerimi internetten satmaya başladığımda, özellikle de yurt dışına göndereceğim zaman PTT Kargo kullanmam gerekecek. Çünkü bu şekilde satış yapanlar hep PTT’yi kullanıyormuş, diğerleri ateş pahasıymış çünkü.

Demek ki ürünüm yerine ulaşana kadar, hop oturup hop kalkacağım.
Fransa’ya gönderdiğim ürün Çin’e mi gitti, Ankara’ya yolladığım paket Hindistan’dan mı çıktı, bilmem nereye gönderdiklerim Bermuda şeytan üçgeninde mi kayboldu diye akla karayı seçeceğim anlaşılan.
Ulaştı bilgisini alana kadar kurdeşenler dökeceğim.
Sonra kurdeşen için doktor doktor gezeceğim.
Tedaviye, ilaca bir sürü para harcayacağım. 
Parayı doktora vermektense özel kargo şirketi mi kullansam acaba?
Neyse. Ben bir düşüneyim bunu.

...

Bu arada meşhur konsomatris paketim yine İzmir yolundaymış. 
Orada iki kumru, bir ayran hüpletip tekrar bana dönmezse, herhalde 2-3 güne Bodrum'a varır.
Umarım!

Foto kaynak, burası.

2 yorum:

  1. Bir yandan daraltirken uslubuyla icini acan cok ozel bir sey oolmus!Sonucta gene mukemmel!Hevesle beklemeye degdi,cok tesekkurler Eylulcum:)


    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de daralıp daralıp sonunda bu yazıyla patladım işte!:)

      Sil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...