Sayfalar

1 Eylül 2017 Cuma

Game of Thrones Maceram (Spoiler İçermez)
















Benim için "Büyük lokma ye, büyük laf konuşma" sözünün karşılığı tek kelimeyle Game of Thrones dizisidir!
Neden mi?
Beni az çok tanıyanlar ya da yazılarımı takip edenler fantastik türde filmlerden ve kitaplardan çok da hazzetmediğimi bilir. 
Eski çağlar, yaratıklar, yoğun tarih teması açmıyor beni. Aynı şekilde bol cıv cıvlı, uzaylı, robotlu (ya da robota benzeyen her şeyli!) bilimkurgular da karşıma çıktığında, "Peki oldu o zaman, tanıştığımıza memnun oldum, hadi ben kaçtım!" diyerek anında sıvışıyorum!
Hoş, uzay teması sevmem deyip Battlestar Gallactica'yı taparcasına izledim, zombi filmlerinden nefret ederim deyip Walking Dead'e tüm hayranlığımla kucak açtım o ayrı.
Ancak daha önce şu yazımda detaylı olarak bahsettiğim, daha doğrusu isyan ettiğim üzere, ben artık sevmediğim tarzda film ve dizilere vakit ayırmak istemiyorum.
Hal böyle olunca, ismi, cismi, konusu, afişi de olmak üzere hiçbir şeyiyle benim tarzım olmayan Game of Thrones için "ASLA İZLEMEMMM!" bayrağını açtım evde.




Sevgili kocam ne dediyse, nasıl ikna etmeye çalıştıysa kar etmedi. 
- Bak inanılmaz güzel dizi, izleyince asla pişman olmayacaksın.
- Hayııır hayııır, asla!
- Neden bu önyargı?
- Ya film olsa 2 saatte biter gider ama hiç sevmeyeceğim bir dizi için neden günlerimi, haftalarımı harcayayım?
- Sevmeyeceğini nereden biliyorsun?
- Tarzım değil yahu! Tipim değil anlamıyor musun? Israr etme.
- Peki sen bilirsin.

Tabii bu diyaloglar belirli aralıklarla, şekil değiştirerek de olsa aramızda tekrarlanıyor ve benden gelen cevaplar hep "I-ıııhh!", "Ya yeter sorma artık!", "Vaktim kıymetli benim, buna harcayamam!" "İzlemeyecem ulen" şeklinde devam ediyor.

Bu arada ev dışında da arkadaşların ısrarlarına maruz kalıyorum.
- Aaa izlemiyor musun? Gerçekten mi?
- Hı evet izlemiyom nolcak?
- Büyük şey kaçırıyorsun!
- Yahu sevmiyorum bu tarz, bi gidin başımdan!

İkna çalışmalarını şu şekilde yapmaya çalışanlar da var:

- Bak Eylül, ben de sevmem bu tarz ama bu dizi başka dizi! İnan bana, lütfen bir şans ver!

Haydaaa! Yani sanki beni G.O.T. izleyenler kervanına katınca bunlara ödül verilecek! (Ya da izleyecek kafa başına komisyon alacaklar mübarek!)

Sonra...

Günlerden bir gün, hatta birkaç gün, ben ciddi hasta oldum. Grip. Ama öyle böyle değil, ölüyorum! Kanepeye mıhlanmışım, adım atacak halim yok. Bu sırada da Gökhan büyük bir aşkla yanımda diziyi izliyor, o ana kadarki bütün sezonları biriktirmiş peş peşe saydırıyor, ben bakmıyorum bile, kitap okuyorum. Gözümün ucu kaysa da bir şey anlamıyorum zaten. İlgimi de çekmiyor. Tabii kocacım ara ara "İzlemeyeceğinden emin misin?" diye sormaya devam ediyor.

O kadar kendi halime dalmışım ki, ancak adamın "Oooha! Ooolamazz! Has..tir! Nasıl yaa!?!" şeklindeki bağırışlarıyla dünyaya dönüyorum ve ne olduğunu soruyorum.

3. sezon bitmiş. Feci bitmiş, inanılmaz heyecanlı, manyak bitmiş!
Tabii bende tepki yine sıfır. Zannediyorum ki hemen 4. sezona başlayacak, dedim ya elinde hepsi vardı. Ama başlamadı ve bana vurucu soruyu sordu.

"Bak Eylül, dizi muhteşem ve seninle izlemek istiyorum, çok seveceğini de biliyorum. 3. sezon çok heyecanlı bitti. Eğer en baştan başlar ve seyrederim dersen, 4. sezona başlamak için seni bekleyeceğim."

İşte kırılma noktam bu cümle oldu.

Günlerdir gözünü ayırmadan diziyi izleyen adam, son derece deli biten bir sezon finalinin ardından çok merak ettiği yeni sezona, kumandanın play tuşuna basıp başlayabileceği halde bunu yapmıyor, koskoca üç sezonu bitrmemi beklemeyi göze alıyor ve yeni sezonun heyecanını benimle paylaşmak istiyor. 
Bu beni çok duygulandırdı açıkçası ve belki de sevme ihtimalim olabilir diye düşündürdü.
"Peki" dedim. "Birkaç bölüm izleyeyim, sevmezsem bırakırım ama."

Sonuçta ne oldu, hastalıktan ağzı burnu kaymış halde, pelte gibi ve kanepenin şeklini almış olarak yatan ben, daha 1. bölümün yarısına gelmeden dimdik doğruldum, boynum hafifçe ekrana doğru uzamış ve gözlerim cin gibi açılmış halde kendimi G.O.T. dünyasının içinde buldum!

Tabii bir yandan içimdeki fantastik düşmanı Eylül,omzuma oturmuş, kulağıma fısıldıyor: "Söylediklerinin hepsini yutuyor musun Eylül, bu kadar çabuk mu teslim oluyorsun Eylül! Hadi gel daha gerçekçi, daha seveceğimiz tarzda bir şeyler izleyelim Eylüüüül!"
Arkadaşı omzumdan silkeyelip atıyorum ve sonrası hepinizin tahmin edeceği gibi!

Zavallı kocamı boşuna yalvartmışım onca zaman. Hoş zaman zaman "Hastalığımdan, yerinden bile kalkamayan zayıf halimden faydalanıp ne yapıp edip başlattın beni bu diziye!" diye kendisine takılsam da, gururla itiraf ediyorum:
Benim adım Eylül ve ben bir Game of Thrones bağımlısıyım!





4 yorum:

  1. Allah allah ya. Ben de bu tarz baskılara maruz kalıyorum ve hiç ama hiç merak etmiyorum. Aynı senin gibi yani. Şimdi ben de bi merak eder gibi oldum bak:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Normalde ben de baskılarla savaşıyorum ama işte yukarda yazdığım sebeplerden ötürü yelkenleri indirdim. :)
      İzlemiyorsan en azından birkaç bölümle şansını deneyip, keyif verirse devam edebilirsin bence.
      Sevgiler. :)

      Sil
  2. Ününü duymayan kalmamıştır sanırım bu dizinin ama ben özellikle bakmak, izlemek istemedim, içinde çok ensest ilişki varmış. Beni aşırı rahatsız eder o yüzden...çok geçmiş olsun bu arada.

    YanıtlaSil
  3. Çok ensest ilişki yok aslında Müjde Abla, bir çift var sadece, o çift de zaten (en azından kadını) her şeyiyle rahatsızlık verici bir kişilik. (Kötü kadın hahaha) :) Ve dizideki ensest sürekli göze sokulan bir mevzu olmadığı için de bundan dolayı diziyi harcamaya gerek yok diye düşünüyorum. :) Bence şans verebilirsiniz, baktınız sevmediniz, bırakırsınız. ;)

    YanıtlaSil

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...