Bodrum'daki standımı iki yıl önce kapattığım için
yaptığım bazı ürünleri annemin standına gönderiyorum, kendininkilerle beraber
satıyor sağ olsun.
Bu sene Bodrum'a gidemedim ve ürünlerimi buradan yapıp
gönderiyorum.
Ara sıra en güvenilir taşımacılık olan "baba
kargo" ile yolluyorum. Yani Bodrum'a gittiği zamanlarda babamın arabasıyla
ya da her ne ile gidiyorsa onunla. Hiç sıkıntı yaşamadım.
Bazen de bildiğiniz kargo şirketlerini kullanıyorum, 1-2
günde yerine ulaşıyor. Hadi olsun en fazla 3 gün. Onlar da hiç üzmediler beni.
Geçenlerde ise bürosu evime daha yakın olduğu için PTT
Kargo ile yollayayım dedim ilk defa. Hem daha ucuz oluyormuş hem de o da en
fazla 3-4 günde yerine ulaştırıyormuş.
Böyle dediler.
Daha ucuz olduğu doğru ama hepi topu 5-6 lira fark etsin.
3-4 günde göndermelerine gelince...
Orada durun bir.
Hatta durmakla kalmayın, PTT KARGO tabelasını gördüğünüz
yerde hiç arkanıza bakmadan koşun, kaçın, uzaklaşın oradan!
Şöyle ki;
Bundan tam on beş gün önce, bir salı günü, içi
ürünlerimle dolu paketimi Bodrum’a gönderilmek üzere ellerine teslim ettim.
Hafta sonuna orada olur, en kötü ihtimalle pazartesi. dedi adam. Sinirim
bozuldu, salı günü yolladığım paketin bir sonraki pazartesiye yerine
ulaşacağını duyunca. Ama ödemeyi yapmış bulundum, neyse bari, bu da böyle olsun
dedim.
Aslında benim o pazartesiyi öpüp öpüp, hatta sevip
okşayıp başıma koymam gerekirmiş!
Çünkü değil pazartesi yerine ulaşmak, on beş gün oldu,
paketim hala konsomatris gibi bir orada bir burada dolaşıyor!
Ben teslim ettikten iki gün sonra İzmir'e ulaşmış paket.
İyi bari dedim, iki güne de Bodrum'da olur herhalde. diye düşündüm.
Halt etmişim!
Neden mi?
Çünkü İzmir'den çıkan paket, özlemime dayanamamış olacak
ki, hoop İstanbul'a geri dönmüş!
Duyunca kulaklarıma inanamadım. Neredeymiş, gidip alayım,
diğer kargolarla göndereyim.. dedim anneme. Yok dedi, merkezdeymiş, oradan tekrar
Bodrum'a gönderilecekmiş.
İşe bakar mısınız? Bodrum'a gönderdiğim paket bumerang gibi
İstanbul'a geri geliyor!
Sonra tekrar günlerce bekle ki paket Bodrum'a gitsin. Hala
gitmeyince de takip numarasından baktım ki ne göreyim, aman yarabbi, paket
buraya, evimin dibindeki ilk yolladığım büroya dönmüş yine ve üstelik birkaç gündür
burada bekliyormuş!
Hemen aradım büroyu, yarın gelip alacağım sakın bir yere
göndermeyin dedim. Tamam dedi, tek başına çalıştığı için burnundan soluyan
kadın.
Bir yandan sinirimden tepiniyorum, diğer yandan
kaybolmadığına şükretmeye çalışıyorum çünkü içinde onca emeğim var.
Ertesi gün koştur koştur soluğu büroda aldım. Gerçekten
bankonun arkasında tek bir kadın, bedbaht halde, sıkkınlığı saçına başına bile
yansımış. Önünde de bir yol boyu kuyruk, gıdım gıdım ilerliyor.
Tabii ben de ayakta dikilip bekledikçe kendimi
dolduruyorum, çünkü gerçekten çok sinirlendim düştüğüm duruma. İçimdeki sesler
konuşup duruyor:
Ses 1: Hem mağduruz hem de bir de kuyruk çekiyoruz burada
işe bak! Yok yok, paramı geri isteyeceğim, versinler geri.
Ses 2: Mağdursun doğru da, boş ver isteme parayı, üç
kuruş için muhattap olma şimdi.
Ses 1: Ben üç kuruşunda değilim! Düştüğüm durumdayım. Hizmet
veremediysen o zaman parasını geri vereceksin.
Ses 2: Boş ver sen yine de geri isteme, sonra bak
kuyruktakiler de çingene demesin sana.
Ses 1: Çingenelik değil bu, hakkını aramak. Eh ama peki,
parayı istemeyeyim. Ama sağlam bir çığırayım şu kadına. Bir de apağır kutuyu
geri taşıyacağım hay Allahım!
Ses 2: Çığırma konusunu da çok abartma istersen. Sonra
buraya tekrar işin düşebilir, sonra ben orada olay çıkardıydım diye çekinip
anasının nikahındaki şubelere seğirtmek zorunda kalma.
Ses 1: Doğru aslında ama hiç mi sesimi çıkartmayayım
yahu? Mağdurum ben mağdur!
Ses 2: Olsun...Şimdi de mağrur ol o zaman.
Ses 1: Hay ben senin kelime oyunlarınıı!...
Derken önümdeki kadın başka bir kadınla sıra kavgasına
tutuştu. Bir gürültü, patırtı. Bedbaht memurun iyice alı moruna karıştı.
Ses 2: Sen hiiç ağzını açma, bunlardan alamadığı hıncı
senden çıkaracak yoksa.
Ses 1: Hmm. Evet. Peki. Susayım en iyisi.
Sıra bana geldi. Paketimi alacağım, ama yine de ne kadar
mağdur olduğumu arka sıralardakilerin de duyacağı şekilde belirteceğim ki
kıssadan hisse olsun onlara da. Sonra da paketimi kucaklayıp tabanları yağlayacağım
ve arkama bakmadan kaçacağım oradan! Yeter ki ürünlerim ellerinden kurtulsun
artık!
İsim? Soyad? TC kimlik?
Bedbaht memur: Eveet...Sizin kargo dün geri gönderildi.
Ben: ?!? Nasıl? Ee ben sizi aradım, göndermeyin, alacağım
dedim ya!
Bedbaht memur: Turgutreis PTT'den resmi yazı geldi, hemen
buraya gönderin diye, ben de yolladım.
Ben: Ne zaman yolladınız?
Bedbaht memur: Dün.
Eh pes! Yerine ulaşması gerekince mıyıl mıyıl kamlubağa, ama ben gelip almak isteyince tavşan gibi kaçıvermiş!
Dolaptan bir kağıt çıkartı kadın, burnuma uzattı.
Eh gitmiş artık yapılacak bir şey yok.
Ben: Peki ne zaman varacak oraya?!
Bedbaht memur: Bilemiyorum ben.
Ben: Bir sürü para kaybettim sizin yüzünüzden! (Rahat durur muyum, illa azıcık çingenelik yapacağım.)
Bedbaht memur: Kutunun içinde bir sürü para mı vardı?!
Ben: Hayır, öyle değil, ürün vardı, satılacaktı bu arada,
ay amaaan neyse ya! Öff.
Dedim ve elime geri tutuşturduğu kargo takip
kağıtçığımla, Hıh! Devletin işi! deyip bir hışım çıktım oradan.
Hayır, işin can sıkıcı yanı, ben bazı ürünlerimi internetten
satmaya başladığımda, özellikle de yurt dışına göndereceğim zaman PTT Kargo
kullanmam gerekecek. Çünkü bu şekilde satış yapanlar hep PTT’yi kullanıyormuş,
diğerleri ateş pahasıymış çünkü.
Demek ki ürünüm yerine ulaşana kadar, hop oturup hop
kalkacağım.
Fransa’ya gönderdiğim ürün Çin’e mi gitti, Ankara’ya
yolladığım paket Hindistan’dan mı çıktı, bilmem nereye gönderdiklerim Bermuda şeytan üçgeninde
mi kayboldu diye akla karayı seçeceğim anlaşılan.
Ulaştı bilgisini alana kadar kurdeşenler dökeceğim.
Sonra kurdeşen için doktor doktor gezeceğim.
Tedaviye, ilaca bir sürü para harcayacağım.
Parayı doktora vermektense özel kargo şirketi mi kullansam acaba?
Neyse. Ben bir düşüneyim bunu.
...
Bu arada meşhur konsomatris paketim yine İzmir yolundaymış.
Orada iki kumru, bir ayran hüpletip tekrar bana dönmezse, herhalde 2-3 güne
Bodrum'a varır.
Umarım!
Foto kaynak, burası.
Bir yandan daraltirken uslubuyla icini acan cok ozel bir sey oolmus!Sonucta gene mukemmel!Hevesle beklemeye degdi,cok tesekkurler Eylulcum:)
YanıtlaSilBen de daralıp daralıp sonunda bu yazıyla patladım işte!:)
Sil