Sayfalar

5 Haziran 2013 Çarşamba

Ruhumdaki GEZİ Halleri


.. Bir öyleydim, bir böyle oldum ..

Günlerdir bir ağlıyorum, bir gülüyorum.
Milyon tane yazı yazmak istedim, milyon kere vazgeçtim. 
Yazacağım hiçbir kelimeyi yeterli bulmadım.
Bağırmak, küfretmek, lanet okumak, ağzımda son derece eğreti duracak her türlü sözü sarf etmek istedim.
Gülmek, dans etmek, neşeli şarkılar söylemek, zıp zıp zıplamak istedim.

Karıştım, allak bullak oldum. Bir öyleydim, bir böyle oldum.

Tencere, tava çaldım. Düdük öttürdüm, bağırdım, çağırdım, sokaklara döküldüm.
İnternete yapıştım, gözümün önünden geçen her bilgiyi paylaşmak istedim, belki doğru, belki yanlış.

Bazılarına Allah ne verdiyse girişmek geldi içimden. İki sıkımlık canımdan ne çıkarsa. Hop oturdum, hop kalktım.
Bazılarını ise öpmek, saçlarını okşamak, göğsüme bastırmak, kucağımda sallayarak avutmak, ağlaya ağlaya iyileştirmek istedim... 
Otuz dört yaşımda, sanki kazık kadar adamların, kadınların annesiymişim gibi...

Bu muhteşem ayağa kalkışın, bu geç kalınmış ama tarif edilemeyecek kadar mucizevi birleşmenin enerjisi ile yüreğim coşarken, aldığım her kötü haberde, izlediğim her can yakıcı görüntüde paramparça oldum.

En son ne zaman bu kadar tezat hisleri bu kadar yoğun bir şekilde ve ard arda yaşadım, hatırlamıyorum...
Bir yandan ömrümden ömür giderken, başka bir yandan canıma kan geldi.

Bazılarına çılgıncasına kızdım. 
Halihazırda sevmediklerime kızmak kolaydı da, hayal kırıklığı yaratanlar fena yaraladı içimi...
Yaralılara kapılarını kapatanlar, yalaka söylemleriyle maskelerini düşürenler, insanlıktan nasibini alamamış olanlar....
Ve en çok da, işini yapması gereken zamanda tatile (!) çıkan, sus pus olan, bizi yalnız bırakıp, hepimizi ellerimizde telefonlarla, bilgisayarlarla acemi muhabircikler gibi oradan oraya koşturup bilgi toplayıp yaymak zorunda bırakan yandaş medyaya... 
Ah medya ah. Sen neymişsin!

.. İmdat Polis Var! ..

Polisler. Ama hepsi değil, 'o vahşi polisler'. 
Herkesi kendilerine sövdürtecek, küfrettirecek hale getirdikleri bu noktada, küçücük çocukların, yeni neslin zihninde nasıl bir imajları olacak bundan sonra?
Yarattıkları vahşet bir yana, eli sopalı birtakım (!) siviller, diğer sivilleri döverken ve 'o polisler' ayakta dikilmiş seyrederken ve bunların kaydını milyonlar izlerken, nasıl güvenecek insanlar artık polise? 
Ya da belki "Güvenmesinler" diyorlardır.
Belki de "Biz diğer yüzde ellinin polisiyiz" diyorlardır, kimbilir... Öyle mi acaba?

Şu hayatımda birkaç polis tanıdım, ömrümün sonuna kadar sağlıklarına duacı olacağım. İnsandan öte melek gönüllü kişiler. Ne kadar üzgün olduklarını tahmin edebiliyorum.
İşte 'o vahşi polisler' hepsine, tüm meslektaşlarına çamur atıyorlar günlerdir. Yazık değil mi onlara?
Dün gece Taksim'den dönerken bir karakolun önünden geçtik kocamla. 
İki memur sokaktaydı.
Dikkatle baktılar tabii bize, o saatte.
"İyi nöbetler" derdik normalde.
Demedik. İçimizden gelmedi.
Yürüdük gittik. 
Belki çok iyi adamlardı. Belki içleri yanıyordu onların da, kimbilir.
Ama diğerleri, işte böyle etki yarattılar üstümüzde.

Bir önceki yazımda da dediğim gibi. Bu bir insanlık meselesi. Üniformaymış, rütbeymiş, makammış, bunlar boş işler.
Yüreğinde nasıl bir insan olduğun önemli. Eğer kötülük varsa yüreğinde, küçük kalmışsa ruhun, işte böyle kötüye kullanırsın üniformanı.
Bir çuval inciri de lekelersin, mahvedersin.

Kimi istifa etti polislerin. Helal olsun onlara.
Kimi edemedi ama eve gidince belki de başını yastığa gömüp ağlıyor.
Kimisi de zevk ile vurdu gençlere, coşkuyla sıktı o gazı. 
İşte o adam polis değil de başka bir şey olsaydı, başka bir meslek seçmiş olsaydı da aynı gaddar adam olacaktı.
Yine yapacaktı yapacağını, elinden geldiğince. Belki karısına, çocuğuna, elemanına, belki de sokaktaki hayvana...
Şimdi ise üniforması var, cobu var, gazı var, yetkisi var. 
Eyvah ki ne eyvah!

.. Hey Yukarıdakiler, güldürmeyin artık! ..

Ve yukarıdakiler. 
Onlara söylenecek her şey söylendi. 
"Bu bir ağaç meselesi olmaktan çıktı." dendi. 
"Biz şu ya da bu değiliz, biz halkız." dendi.
"Sen halkına şiddet uygulatırsan sonucu böyle olur." dendi.
Ama en önemlisi "Dolduk dolduk, taştık." dendi.

Düşünün şimdi siz, yukarıdakiler, düşünün. 
Siz çocukken, sınıf arkadaşınız bir tokat patlattığında siz de karşılık vermiyor muydunuz?
Gençken size küfredene siz de küfür etmiyor muydunuz?
Sizi itip kakanı siz de ittirmiyor muydunuz?
Yetişkin olduğunuzda yolunuza çomak takanı bir güzel benzetmiyor muydunuz?
Yapıyordunuz elbet.

İşte biz yapmadık. Biz kibar adamlar, kadınlar, gençler, çocuklardık.
"Biri sana vurursa onunla aynı duruma düşme, diğer yanağını uzat, utansın." diyerek büyüttü analarımız, babalarımız bizi.
Hakkımızı savunmayı da bildik elbet. Ama sözle, ama yazarak, ama şarkıyla, ama yürüyerek, ama adabımızla.

Her şeyden öte biz iyi niyetliydik. Ya da belki fazlaca saf.
Yürekler temiz olunca kirliliğin boyutunu göremiyorsun. Biz de göremedik.
Vurdunuz, diğer yanağı uzattık. "Utanırlar." demişti ya ana babamız. 
Öyle zannettik, ne yapalım.
Ona da vurdunuz.
Sonra bir daha, sonra bir daha. 
Üzüldük, afalladık, kızdık ama çekmedik yanağımızı.
Biz çekmedikçe daha ağır, daha yaralayıcı vurdunuz.

Sonra bir noktada, bir anda... Biz tam olarak farkında bile olmadan bardağımız öyle bir dolmuş ki demek ki...
Tutuverdik bize vuran o eli.
Tuttuk.
İşte olan budur. Şu hayatta, tüm dünyada yumruğu yiyen karşılığında yumruğu basarken...
Biz, bize vuran eli 'tuttuk' diye mi terörist olduk, çapulcu olduk, aykırı uç olduk?

Ne olur, güldürmeyin artık!

.. Gurur Duyuyorum ..

Dediğim gibi, şu günlerde gerçekten çok karışığım.
Acı duyuyorum, öfke duyuyorum.
Mutluluk duyuyorum, coşku duyuyorum.
Ama sanırım en çok... Evet gerçekten en çok,
miniğiyle, yaşlısıyla sokağa dökülen her bir insan evladı ile,
canını hiçe sayıp direnen yüz binlerle, tencere tava hep bu güzel havayı yaratan mahallelerle, masum masum yatarken gaza maruz kalıveren kediyle, köpekle, yaşı, dini, eğitimi, cinsiyeti, cinsel tercihi, partisi, görüşü, hayat duruşu ne olursa olsun tek beden, tek ruh olan bu muhteşem kalabalık ile,
GURUR DUYUYORUM!


Fotoğraf: Gökkuşağı Dosyası
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...